"... ve sonra yazmaya başlıyorum. Bilimden değil, insan kalbinden bahsediyorum. Tutkuyla yazıyorum, çalışma masanın başındaki, kompozisyon defterinin üzerine eğilmiş, ona söylenen şekilde değil, dilediği gibi yazan bir öğrenci misali." (M Treni-sayfa 224)
Herhalde yepyeni bir sayfa açsam burada, böyle başlamak isterdim ,diye düşündüm kitabı bitirip sayfaları karıştırırken. Uzun, çok uzun zamandır yazmayan biri bile kalbinden geçenleri anlatmaya başlayarak bulunduğu çıkmazdan kurtulabilir zira. Ben geldim efenim. Yepyeni bir sayfayla, büyük bir heyecanla. Patti Smith'in inatla yazdığı gibi "hiçbir şey hakkında yazmanın kolay olduğunu" göstermek isteyerek. Merhabalar.
Patti Smith'in kendi seyahatlerinden, okuduklarından, izlediği dedektif dizilerinden, kafasının içinde çılgınca dönen düşüncelerinden, eşine duyduğu amansız özlemden, müzikten , fısıltının müziğinden, zamandan ve zamansızlıktan bahsettiği dopdolu bir kitap M Treni. Okurken kulağınızda fısıltı gibi bir müzik var, burnunuzda kahve kokusu. Cafe' Ino'da onun karşısına oturup peçetelere yazılar karalamasını izliyorsunuz, bir anda dönüp size içindekilerden bahsediyor, olduğu gibi dupduru. M Treni'ni "mutlu bir kitap okumak istiyorum" diyerek aldım kitapçıdan. Okurken mutluydum, elimdeyken mutluydum, şimdi, şu dakikada hakkında yazarken mutluyum. İşte mutluluktan başka bir şey vermeyen bu kitabı okuma serüvenimden, içinde geçen kitap, film ve dizilerden bahsetmek istiyorum size de.
Kitap, kovboyun "Hiçbir şey hakkında yazmak o kadar da kolay değildir." cümlesiyle başlıyor. Patti Smith aksini iddia ediyor kitabın ikinci sayfasında, sonuçta hiçbir şey hakkında ve her şey hakkında yazıyor bu kitabı. Kafasının içindekilerle dolu günlük hayatını hayata tutkun satırlarından okuyoruz şarkıcının.
"Alçak, beyaz duvarlarla çevrili köşeye yere çökerdim. Gerçek zamanı ortadan kaldırırdı bu duvarlar; geçmişle geleceği birleştiren düz köprüde başıboş dolaşabilirdiniz dilediğinizce. Benim Fas'ım. Dilediğim her treni takip ettim. Yazmadan yazdım; cinler ve dolandırıcılar ve efsanevi seyyahlar üzerine yazdım: kendi aylaklığım üzerine."(sayfa 74)
Kitap boyunca beni çok etkileyen şeylerden en baskını eşi Fred'e duyduğu amansız özlem ve içten içe yaşadığı yası yine büyük bir huzurla anlatmasıydı. Olanı olduğu gibi kabullenmesi, ona öyle sarılması. Bir anda, tek cümleyle de olsa onu anması. ".. Şarkıyı söylerken basit güzelliğini hissettim ama bu şarkıyı neden benimle özdeşleştirdiğini yine de anlamadım; sormayı fazlasıyla geciktirdiğim bir soruydu bu. Artık senin şarkın, dedim bir türlü yok olmayan bir boşluğa hitaben. Dünya mucizelerini yitirmişti."(sayfa 245)
Kitaplarla yaşayan, onlarla kendini ifade eden, yazarları ziyaret eden, onlara değerli anılar taşıyan bir kadın Patti Smith. Kitap boyunca evindeki kitaplardan, kaybettiği kitaplara, okuduğu, okumayı düşündüklerinden; sevdiği, tutkuyla bağlandıklarına bi'dünya kitaptan bahsediyor yazar. Hepsini, olabildiğince kısa sürede okumak isteyerek not alırken buluyorsunuz kendinizi. Bahsi geçen her eseri not almaya çalıştım hem listeme eklemek hem de sizinle paylaşmak amacıyla.
(Kitapta bahsi geçen kitaplar:)
Hırsızın Günlüğü (Jean Benet) Kış Ağaçları ( Slyvia Plath)
Yapı Ustası (Ibsen) Öğrenci Törless ( Robert Musil)
İlk Adam (Albert Camus) Küçük Kadınlar
Bir Genç Kız Yetişiyor Aynanın İçinden
Boncuk Oyunu Zemberekkuşunun Güncesi (H.Murakami)
2666 (Bolano) Cehennen Manzarası
Mezbaha No:5 La Villa
Köpek Kalbi Sevgili (Marguerite Duras)
Raşomon ve Diğer Öyküler Wittgenstein's Poker
Suspended Sentences Ölümün Karanlık Yüzü
The Resuser's Usta ile Margarita
Filmlerden ve yazarın özellikle tutkun olduğu dedektif dizilerinden çokça bahsediliyor kitapta. Uçakta, evde, seyahatlerinde kaldığı otelde hep bir dedektiflik dizisi izliyor yazar. Yazarın bahsettiği film ve diziler de şöyle:
Ejderha Dövmeli Kız(film) The Saint(dizi)
Gözü Tamamen Kapalı Detective Forest (dizi)
Şangaylı Kadın (film) Cracker (dizi)
Brazil (film) The Killing (dizi)
CSI: Miami (dizi)
Law and Order (dizi)
White Chapel (dizi)
Midsomer Cinayetleri (dizi)
Neden, nasıl bahsedebilirim başka türlü tam olarak kestiremiyorum, hayatın ufak tefek parçalarından oluşuyor bu kitap; her şey sabun köpüğü gibi ama o köpüğün yok oluşunu değil, gökyüzüne yükselmesini izliyorsunuz yazarla beraber. Ben sabun köpüklerinin yükselişini gördüm, sizde görün. Mutlu olmak, biriyle kahve içerek konuşmak, içindekileri dinlemek istiyorsanız okuyun bu kitabı, sonra da mutlu olsun istediklerinize okutturun. Mutlu kalın efenim.
Bugün benim doğum günüm. Seni yıllar önce henüz lise dönemlerimdeyken bulmuştum. Yaz yağmurları.. Yazılarının içimde uyandırdığı duygular her zaman bambaşkaydı. Bazen hüzünle doldum seninle bazen mutlulukla.. Kelimelerin her zaman beni derinden etkiledi. Yıllardır ara ara bloguna girip bakıyorum yeni yazı yazdın mı diye. Bazen de dönüp eskileri okuyorum. Bugün yine o günlerden biriydi. Uzun zaman sonra aklıma geldin. Kulağımda güzel bir müzik, yanımda yanan mumum ve elimde kahvem yine seni okuyorum, yine etkileniyorum ve yine kendimi buluyorum yazılarında. Bu güzel yazının ardından kendime doğum günü hediyesi M Treni kitabını alıyorum. Senin yazılarını her zaman okuyan biri var bunu bil. Sevgiyle kal..♥️
Yorumu okurken dahi nasıl sonuna geldigimi farketmedim. Bu içerik ile beraber bu kitabi okunacaklar listesine eklemekte tereddüt etmedim.
Teşekkürler.